Fonksiyonel bozukluğa bağlı olan hastalıkların tanı, tedavi ve korunmasıyla ilgili bilim dalıdır. Biyomekanik ve nörofizyolojik esaslar temel alınarak elle yapılan hem tanı hem de tedavi odaklı yöntemleri içinde barındırır.
Manuel terapi, mevcut tedavilere ek olarak elle yapılan uygulamalarla ağrı ve ağrıya neden olan uyarıyı azaltmak için kullanılır.
Öncelikle hastanın manuel terapiye uygun olup olmadığı manuel tıp eğitimi almış hekim tarafından ayrıntılı muayene edilerek değerlendirilir. Manuel terapi için sakıncalı hasta grubu böylelikle dışlanmış olur.
Başarılı bir terapinin temel koşulu iyi bir tanıdır. Doğru tanı için de önemli adımlar vardır. Bunlardan birincisi iyi bir anamnez yani hastanın şikayetinin ayrıntılı değerlendirilmesidir. Ikinci adım kapsamlı bir fizik muayenedir. Üçüncü adım ise bazı görüntüleme tetkikleri (röntgen, BT, MRI, EMG…) ve laboratuar incelemedir.
Özellikle eksen organ dediğimiz omurga manuel tıp eğitimi almış hekimlerin görevidir. Ekstremitelerde yani kol ve bacaklarda bazı teknikler hariç fizyoterapistlerden yardım alınabilir. Ama fizyoterapistin yapacağı işlemin hekim tarafından belirlenmesi gerekmektedir.
Halk arasında kulunç olarak bilinen yumuşak doku hastalıklarında, boyun ve bel fıtığı, boyun ve bel düzleşmesinde, eklem kısıtlılıkları başta olmak üzere kas iskelet sisteminin yapısal olmayan fonksiyonel bozukluklarında kullanılır.
Sorunun ne olduğu ve ne kadar süredir devam ettiği önemlidir. Uzun sureli sorunlarda manuel terapi seans sayısı uzayabilir. Örneğin kronik bel ağrısı (12 haftadan uzun süren bel ağrısı) varlığında 12 seansa kadar manuel terapi seanslarının uzatılması önerilebilir buna karşın yeni başlayan problemlerde kısa sürede sonuç alınır bazen tek seans bile yeterli olabilir.
Hiper mobilite denilen eklemlerin aşırı hareket esnekliği ya da oynaklığıdır.
Manuel terapi ellerle yapılan tedavi demektir. Eller ile hastanın sorunlu bölgesine germe, itme, çekme gibi manevraların uygulanmasıdır. Bazı durumlarda hastanın aktif katılımı da gerekmektedir.
Eklemlerde fonksiyon bozukluğu çoğu kez halk arasında kireçlenme diye bilinen de jeneratif değişikliklerle açıklanmaya çalışılır. Ağrılı ve hareket kısıtlılığı olan eklemlerin muayenesinde her zaman organik bir durum tespit edilemez. Örneğin radyolojik olarak belirgin de jeneratif değişikliğe rağmen hareketler açık ve ağrısız olabileceği gibi tam tersine, normal radyolojik görünüme rağmen hareketlerileri derecede ağrlı ve kısıtlı da olabilir. Aynı şekilde radyolojik bir değişiklik olmaksızın hastaların yakınmaları dalgalanmalar gösterebilir. Sonuç olarak fonksiyon bozuklukları her zaman standart organik patolojilerle açıklanamamaktadır. Kas iskelet sisteminin reversibl yani geriye dönüşümlü yapısal ve kalıcı olmayan fonksiyon bozukluklarında manuel terapi kullanılır.
Hastanın yakınmalarıyla örtüşmeyen radyolojik sonuç pek anlamlı değildir. Klinik tanı (hekimin öykü ve ayrıntılı muayene sonrası koyduğu tanı) ve radyolojik değerlendirme uyum içinde olmalıdır. Farklı olduğu durumlarda klinik tanı doğru kabul edilmelidir.
Manuel tıp tanı ve tedavi tekniklerini binlerce yıldır hekimler kullanmışlardır. Manuel tıp hakkındaki ilk bilgiler MÖ 3000 yıllara dayanır.